Dolar/TL paritesi bir buçuk aydır yatay hareket etmekte.
Dolar/TL paritesi bir buçuk aydır yatay hareket etmekte. Hatta yatay hareket tabirinden ziyade sabitlenmiş bir kur izliyoruz. Seviye ise 6.85 olarak izleniyor. Bu durumda açıkçası normal piyasa şartlarında olmaz. Özellikle kamu müdahalesinin burada önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir süredir TCMB’nin kura müdahalesi ve bu sayede hızla azalan rezervler önemli konu başlıklarıydı. Seneye başlarken TCMB’nin toplam rezervleri 105.4 milyar dolar seviyesindeydi. Son olarak rezervlerin 90 milyar dolara gerilediğini görüyoruz. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken nokta altın rezervlerinde artış yaşanırken brüt döviz rezervlerinde hızla düşüşün yaşanması. Bu düşüş 81 milyar dolardan son açıklanan dataya göre 49.6 milyar dolara kadar yaşanmış. Brüt rezervlerin yanında net rezervler de 24.4 milyar dolara kadar azalma kaydetmiş. Net rezervlerden bir de 30.1 milyar dolarlık swap miktarını çıkardığımızda 5.7 eksi rezerv miktarı bulunuyor. Dolayısıyla TCMB’nin TL’yi destekleme adına hareket alanı kalmadı. Buna paralel olarak devreye kamu bankalarının girdiği görülüyor. Reuters’in haberine göre son altı haftada 8.3 milyar dolar değerinde dolar kısa pozisyon açılmış. 22 Mayıs tarihinde kısa pozisyon miktarı 4.3 milyar dolardı. Bankaların alacağı açık pozisyon miktarı özkaynak oranının %20’si kadar olmalı. Yalnız mevcut durumda %25’e ulaşılmış durumda. Yani bu politika da sürdürülemez.
Tüm bu veriler kuru tutmak için TCMB ve kamu bankaları aracılığı ile oldukça riskli bir hamle yapıldığını gösteriyor. Peki, kuru daha ne kadar sabit tutabiliriz? Buna kesin bir zaman vermek mümkün değil ama net olarak daha uzunca bir süre bu politikanın devam ettirilemeyeceğini söyleyebilirim. Özellikle yurt içinde kredi patlaması sonucu diğer GOÜ’lere göre daha pozitif bir büyüme oranına sahip olmamız muhtemel. Fakat yapısal sorunlarımızdan dolayı iç talepte oluşan canlanma ile cari açıkta artış yaşandığı da unutulmamalı. Düşük tasarruf oranı, artan cari açık, beklenen enflasyonda yükseliş, mevduatta eksi reel getiri, küresel ölçekte korona endişelerinin devam ediyor oluşu ve TCMB’nin düşük rezervleri yurtiçinde dolara olan talebi devam etmesini sağlaması muhtemel gerekçeler olarak karşımıza çıkıyor. Bu sayede kuru kontrol etmek kısa vadede stabiliteyi sağlasa da orta vadede işe yarar bir politika olması beklenmemeli. TL’nin belli bir süre sonra değer kaybına maruz kalma ihtimali daha yüksek bir olasılık gibi duruyor. Özellikle küresel ölçekte ABD doları değer kaybederken Dolar/TL paritesinde aşağı yönde fiyatlamaların oluşmaması da dikkat çekici. Dolayısıyla TCMB ve ardından kamu bankaları yolu ile kontrol edilmeye çalışılan kurda kamu baskısının kalması ile birlikte yönü tahmin etmek çok zor olmasa gerek.
YASAL UYARI:
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri genel bilgilendirme amacı ile hazırlanmış olup yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.