Altın ve ABD doları arasındaki bağ
Birçok görüşe göre Kongre Fed’i yeniden reforme etmeli. ABD Merkez Bankası’nın sınırsız gücü sorgulanmaya başladı.
Amerikan hükümeti borcunun ulaştığı seviye ve parasal sistemin itibari para (fiat) bağımlılığını dayatıyor olması ekonomik istikrarı tehdit ediyor.
ABD’de hükümet borcu hızlı bir şekilde artış gösterirken Amerikan dolarının istikrarı ve doğal olarak Amerikan ekonomisi varoluşsal bir tehditle karşı karşıya.
Birçok kıdemli ekonomistin görüşü bu tehdidi ortadan kaldırabilmek için faydası tarihsel olarak kanıtlanmış altın ve ABD dolarını yeniden birbirine bağlamak.
ABD ulusal borcu 36 trilyon $ seviyesine yaklaşıyor. Bu borcun yönetilebilmesi için de her yıl ABD’de vergi mükellefleri milyarlarca dolar ödemek durumunda kalıyor. Gün geçtikçe vergi mükellefleri artan borcun faizini ödemek için ek maliyetlere katlanıyor.
ABD Kongre Bütçe Ofisi verilerine göre 2024 – 2033 yılları arasındaki ABD ulusal borcu için neredeyse 10,6 trilyon $ seviyesinde maliyet ödenecek. Bu maliyet 2021 yılında öngörülenin neredeyse iki katı.
ABD’de bankacılık sistemi öyle bir hal aldı ki bankalar sadece gelir ve harcamalarda artan açığı kapatmak için krediyi hükümete geri aktaran kamu hizmeti kuruluşlarına dönüyorlar.
Fed faiz oranlarını düzenlemeye başladı. Fed öncelikli olarak bankalara ödemeler gerçekleştirerek özel sektörü finanse etmeyi şimdilik göz ardı ediyor. Bu durum özellikle 2008 yılından sonra değişmeye başladı. Bu dönem itibariyle Fed’e rezerv bakiyelerine faiz ödemesi için acil durum yetkisi verildi.
ABD’de para politikasının dümeni her zaman Fed’de olmuştur. Fed çoğu zaman sınırsız gücünü kullanarak hükümet özel sektörünün desteklenmesi yerine öncelikle hükümet borcunun ödenmesinde bir suç ortağı gibi davrandı.
Fed her zaman için bütçe açığı harcamalarında Kongre ve Beyaz Saray’ın suç ortağına dönüştü. Hiçbir ABD’li vergi mükellefi Fed’in hükümetin borcunu finanse etmenin maliyetine dayanarak parasal kararlar almasını istemez. Birçok yöneticiye göre devam edilebilecek tek yol bu devasa borcun şişirilmeye devam edilmesi. Bu da ABD’li vatandaşlara daha az hizmet götürülmesi sonucunu getiriyor. Gelinen ortamda ABD’de her bir vatandaşın satın alma gücü giderek daha da azalıyor.
Her ne kadar Fed bu iddiayı kabul etmeyecek olsa da Fed çok fazla öne çıkmış durumda, çok güçlü bir kurum ve her şeyin ötesinde fazlasıyla politik bir hale dönüştü.
Birçok görüşe göre Kongre Fed’i yeniden reforme etmeli. ABD Merkez Bankası’nın sınırsız gücü sorgulanmaya başladı.
ABD Kongresi’nin ilk bakması gereken şey Fed’in satın alabileceği hükümet borcunun miktarı konusunda herhangi bir sınırlamaya veya piyasaya sürebileceği sınırsız paraya veya bankalara ve para piyasalarına istediği oranda verebileceği faiz oranlarına izin verilip verilmeyeceği olmalıdır.
ABD Merkez Bankası’nın faaliyetleri öylesine belirleyici bir noktaya gelmiştir ki, seçilmek üzere olan başkanın dahi ekonomik ajandasını sınırlandırabilmektedir.
Altın ve ABD dolarının ilişki içerisinde olduğu yıllarda dünya refahta daha fazla artışlardan faydalandı.
Daha öncesinde elde edilmiş olan bu standartlar gözden geçirilip ciddi bir şekilde kuralların büyük bir kısmı hayata geçirilmelidir. Bretton Woods sistemi 20 yıldan fazla işledi ve olumlu sonuçlar verdi.
Gelinen noktada birçok kişinin dile getirmeye cesaret edemediğini merkez bankaları son yıllarda yoğun bir şekilde uyguluyorlar; merkez bankaları altın rezervlerini sürekli artırıyor.
ABD dolarının altından bağının koparılmasından bu yana ABD doları satın alma gücünü çok ciddi seviyelerde kaybetmiş oldu.
Elli yıl sonrasında yeninden dolar ve altın arasında bu bağ kurulabilir mi? Bu büyük bir soru.
Buradaki en önemli amaç; belirli bir ağırlıktaki altının satın alma gücü açısından doların değerini koruma taahhüdünü içeren yeni bir borçlanma aracına sahip olmak.
ABD’nin 8100 ton üzerinde altın rezervi var. Bu dünyanın en büyük altın rezervi.
Yine de altının bu bağ içerisinde nasıl yeniden değerlendirileceği gözden geçirilmeli. Bunun detaylarına çalışılmalı.
1971 yılı Ağustos ayında o dönemde Nixon’ın görevlendirmesiyle Hazine Bakanlığı Mali İşler Müsteşarı olarak görev yapan Paul Volker (sonra ünlü bir Fed Başkanı olacaktır) Nixon ile birlikte katıldığı Camp David zirvesinde dolar – altın bağının kapatılmasına ilişkin görüşünü açıkladı. Bu sistem Volker’a göre ABD’nin altınını sürekli yurt dışına çıkarıyordu.
Bu sistemde 70’lerin başında bir ons altın 35 $, 39 $, veya 40 $ civarında seyrediyordu. Şubat 1972 tarihinde ons altın fiyatı 42 $ oldu.
Bugün için Federal Rezerv ve Hazine Bakanlığı altın varlıklarını varlık olarak taşıyor ancak onlara ons başına 42,22 $ seviyesinde defter değeriyle işleme alıyor. Yani altının ons başına 2800 $ seviyesine yakın olması, bu altın varlıklarının piyasa değeri ile bunların 53 yıldır potansiyel olarak elde edebilecek beklenmedik seviyede bir kardan bahsediyoruz.
Birçok kıdemli ekonomist bu dolar – altın sisteminin değişmesi gerektiğini savunuyor. Bakalım bunu gerçekleştirebilecekler mi?
YASAL UYARI:
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri genel bilgilendirme amacı ile hazırlanmış olup yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
2024-10-31 15:23:46
Seçtiklerimiz