Altının Federal Rezerv`den korkmasına gerek yok

Altın varlığına güç veren bir diğer unsur da merkez bankalarının yoğun altın satın alımlarına devam ediyor olmaları.

Altın piyasası her ne kadar kısa dönemli iniş çıkışlar yaşayabilecek olsa da yatırımcılar Federal Rezerv agresif para politikası sonuna yaklaştığında ve muhtemelen yıl sonuna doğru faiz indirimleri başlayabileceğinden epey iyimser hissediyorlar.
 
Powell yılın ilk faiz artırımı sonrasında gerçekleştirdiği basın toplantısında enflasyonu %2 hedefine indirebilmek için faiz oranlarının yılın geri kalan döneminde yükselmeye devam edeceğini belirtmesine karşın piyasa katılımcılarının çoğu ekonomik belirsizliklerin ve olası bir resesyon baskısının bunun gerçekleşmesine alan bırakmayacağını öngörüyor.
 
Powell enflasyon baskılarının düşme eğilimi gösterdiğini belirtirken nispeten güvercin bir tonda açıklamalarda bulunmuştu.
 
Birçok piyasa katılımcısı Powell’ın dezenflasyon yorumlarına odaklandığı görülürken, Milling-Stanley farklı bir açıdan Powell’ın Federal Rezev’in işinin henüz bitmediğine dair yorumlarına dikkat çekiyor.
 
Powell eğer ekonomide her şey beklentiler doğrultusunda gidecek olursa Federal Rezerv’in bu yıl içerisinde faiz oranlarını keserek para politikasını gevşetmesinin pek de uygun olmayacağını belirtti.İşte tam da kritik nokta bu ayrımda; eğer her şey yolunda giderse faizler bu yıl düşürülmeyecek. Peki işler yolunda gitmezse?
 
Milling-Stanley’e göre eğer piyasalar faiz oranlarını yeniden fiyatlayacak olurlarsa ons altın fiyatına bir kısım satış baskısının yansıyabileceği belirtiliyor. Aynı durum ABD dolar endeksinin bir ralli gerçekleştirmesi durumunda da oluşabilir.
 
Genel bir bakış açısına göre piyasa katılımcılarının çoğu Powell’a inanmıyor. 
Her ne kadar artış durumu devam eden faiz oranı ve artma beklentileri altın varlığında kısmi volatilte yaratıyor olsa da Milling-Stanley faiz artırımlarının hisse senedi piyasalarına çok zarar vereceği sebebiyle bunun sürdürülemeyeceğini ve ardınan oluşan ortamda altın varlığının fayda sağlayacağını düşünüyor.
 
Her zaman dile getirildiği gibi hisse senedi piyasaları altın piyasasından daha çok Federal Rezerv’den hep korkmuştur. Bu durum hala geçerliliğini koruyor. Federal Rezerv’in bu yıl sonuna kadar toplam faiz oranını %5 seviyesine çıkarması bekleniyor. Daha öncesinden fiyatlandığından bu faiz artırımlarının ABD dolar endeksini yükseltmeyeceği öngörülüyor.
 
Milling-Stanley altın varlığına dair boğa görüşünde orta vadede ons altın fiyatını 2000 $ üzerinde tüm zamanların en yüksek seviyesine yakın bir bölgede görüyor. Ons altının bu yıla çok hızlı giriş yapması da yakın dönemde ne denli sıçramaya hazır olduğunun bir ön habercisi gibi.
 
Geçtiğimiz yıl onca baskı altında olmasına karşın ons altın saygı duyulacak bir performans ortaya koymuş ve konumunu koruyabilmenin mücadelesini vermişti.
Federal Rezerv’in devam eden faiz artırımları ABD ekonomisinde bir resesyon yaratabilir. Bu tehdit hala ortada durmakta. Her ne kadar Powell bu hafta Çarşamba günkü basın açıklamasında iyimser bir ton kullanmaya çalışmış olsa da resesyon hala gerçek bir risk olarak mevcut.
 
Powell Merkez Bankası’nın resmi enflasyon hedefi olan %2 seviyesini düşerken bazı bedeller ödenmesi gerektiğinin tabi ki farkında. Örneğin bu hedefi sağlamaya çalışırken Fed’in işsizlikte çok fazla büyük bir sıçrama yaratmaması veya ekonomik büyümede bir düşüş oluşmaması pek de olası değil.
 
Bir bakıma Federal Rezerv’in enflasyonu %2 seviyesine indirebilmek için resesyona dahi ihtiyacı var. En azından Federal Rezerv resesyonun ucundan dönerek enflasyonu düşürmede destek almayı da hesaplıyor.
 
Federal Rezerv’in 2023 yılında agresif para politika döngüsünü sonlandırması durumunda ABD dolar endeksinin daha da zayıflaması bekleniyor. Enflasyonun %2 seviyesine düşme aşamasında veya o seviyeye ulaştığında altın gerçek bir enflasyon koruma kalkanı olarak çekiciliğini artırmış olacaktır.
 
Bir diğer senaryoya göre Eğer Federal Rezerv ülke ekonomisini bir resesyona sokacak olursa bu ortam yine altını çekici kılacaktır. Tarihsel veriler bize gösteriyor ki resesyon ortamları altın varlığına iki haneli getiriler sağlamış durumda.
 
Tüm bunların ötesinde küresel ölçekte tırmanmakta olan ve potansiyel olarak yeni oluşacak jeopolitik belirsizlik ve riskleri de göz önünde bulundurmalıyız. Böylesi bir ortamda altın varlığını güvenli limana çevirir.
 
Altın varlığına güç veren bir diğer unsur da merkez bankalarının yoğun altın satın alımlarına devam ediyor olmaları. Sadece geçtiğimiz yıl merkez bankaları 1136 ton satın almışlar.
 
1955 yılından bu yana en büyük altın satın alımlarını gerçekleştiren merkez bankalarının bu eğiliminin öngörülebilir yakın gelecekte devam etmesi beklenmektedir. Belki bu altın satın alımları rekor seviyelerde olmayacaktır ama yine de ons altın fiyatını destekleyecek bir zemin yaratmış olacaktır.
 
Genellikle gelişmekte olan merkez bankaları ortalamada rezervlerinde 2/3 oranında ABD doları bulundururken %5 veya biraz daha oranda altın rezervi bulunduruyorlardı. Bu oran artık değişmek üzere. Küresel ölçekte merkez bankaları giderek bu oranı tersine kademeli bir şekilde de olsa değiştirmeyi hedefliyorlar.
 
YASAL UYARI:
 
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri genel bilgilendirme amacı ile hazırlanmış olup yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

 

2023-02-03 13:34:24
Müşteri Hizmetleri
0212 603 05 63