Altın fiyatı ve enflasyon
Altın fiyatı ile enflasyon arasındaki ilişkiyi anlamak için tarihsel verilere bakmak gerekmektedir.

Altın gerçek paradır
 
İnsanlığın kayıtlı beş bin yıllık tarihinde para olarak birçok farklı şeyler kullanıldı.  Bunlar arasında sadece altın tek başına ayakta kalabildi. Altın gerçek para olma rolünü kazandı çünkü altın bir değer ölçüsü, bir değişim aracı ve saklama değeri olarak spesifik kriterleri karşılayan bir varlık oldu.
 
Altın çeşitli ağırlık ve ölçü standartlarında kullanım için biçimlere kolaylıkla dönüştürülebilmiştir. Ayrıca altın nadir bulunan bir değerli metal olmakla birlikte şekle sokulabilir, yok edilemez ve insanların gözüne hitap eden güzellikte bir varlıktır.
 
Kağıt paralar gerçek paranın yerine kullanılan birimlerdir. Altın orijinal paradır. Diğer her şeyin ölçülebilmesi için  orijinal değer ölçüsüdür. Bir değişim aracın taşınabilir olması gerekmektedir, tıpkı altının olduğu gibi. Altın çeşitli ağırlık standartlarına dönüştürülebilmiş ve bugüne kadar ki tüm piyasalarda bir ölçü olarak tanımlanabilmiştir.
 
Tarihsel süreç içerisinde altın depolarda saklanabilmiş ve sahiplerine altının mülkiyetini yansıtan belgeler verilmiştir. Bu belgeler ticaret ve takas için kullanılan araçlara dönüşmüşlerdi. Bu ticaret ve takas belgeleri günümüz modern ekonomisinin ilk kontrol sistemlerinin modelini oluşturmuştu.
 
Enflasyon hükümetlerden kaynaklanır
 
Tarihten edinilen tecrübeler bizlere göstermiştir ki hükümetler parayı, kağıt formu yok etmişlerdir, bir bakıma onun değerini düşürmüşlerdir. Enflasyon hükümetlerin paranın değerini düşürmesidir bir bakıma. Bu durum bazı zamanlarda hükümetler ve merkez bankaları tarafından kasıtlı olarak devreye sokulmuştur.
 
Enflasyonun etkileri değişken ve tahmin edilemezdir. Tarihsel veriler bize gösteriyor ki ABD Merkez Bankası paranın satıl alma gücünü yok etmeyi başardı. Geldiğimiz noktada ABD doları artık 1913 yılındaki satın alma gücünden %99 daha az değere sahiptir. Bu detayı aktaralım.

Çok olan bir şey her zaman için aslında daha azdır
 
ABD’de Federal Rezerv bu büyük deneyine başladığında altının fiyatı sabitti ve ons başına 20.67 $ oranında dönüştürülebiliyordu. Bu sabit döviz kurunun hükümetin harcama ihtiyaçlarını karşılamak için dolaşımda fazla dolar yaratmasını engellemek için bir kısıtlama görevi görmesi hedeflenmişti.
 
Matbaaların icadı ve kağıt paraların ortaya çıkışından önce enflasyonun altınla nasıl uygulandığına dair tarihi bir örnek verelim:
Hükümdarlar zamanında vergiler ve diğer gelirler aracılığıyla biriktirmiş oldukları madeni paraların küçük kısımlarını keserlerdi.
 
Kırpılan parçalar eritilir ve yeni madeni paralara dönüştürülürdü. Ardından tüm madeni paralar dolaşıma sokulmuş olurdu. Ve de piyasalarda tüm madeni paraların değer olarak eşit olduğu varsayılırdı. Süreç ilerledikçe ve dolaşımda daha fazla kırpılmış madeni para dolaşmaya başladıkça insanlar daha şüpheli ve endişe duyar hale geldiler.
 
Bunun ardından egemen güçler madeni paraların değerli metal azaltmaya başladılar. Bu yeni madeni paraların ortaya çıkması daha az maliyet getiriyordu. Ve de bir farklılık daha oluşmuştu; artık bu yeni madeni paralardan parçalar kırpılmıyordu.
Bu örnekte para olarak kullanılan herhangi bir şeyin hükümetin harcama alışkanlıklarını tatmin etmek için nasıl değiştirdiğini görüyoruz.

Kağıt paraların devreye girmesi
 
Matbaanın iedilmesi ve kağıtlara kelime, numara ve şekil basabilme yöntemlerinde yaşanan iyileştirmeler sonucunda kağıt para piyasalara “büyük bir olay olarak” girmiş oldu. Başlangıçta tüccarlar, ve aslında genel olarak insanlar bu yeni paraya şüpheyle yaklaştılar ve kağıt parayla birlikte metal paraları kullanmaya devam ettiler. Bu noktada hükümetlerin başlangıçta kağıt para ile herkesçe kabul görmüş, bilinen bir değer arasında bir bağ kurması gerekliydi.
 
Bu değer bağlantısı öncesinde kısmen olmak üzere artık tamamen kopmuş durumda.
Bugün kağıt paralarımızın gerçek bir kendinde (intrinsic) bir değeri olmamasının yanı sıra rezerv bankacılığı ve kredi genişlemesi gibi karmaşık yollarla sürekli paranın değeri şişirildi ve sonunda değeri düşürüldü. Hükümetleri para ve kredinin arzını genişleterek enflasyona neden olurlar. Ve para arzındaki bu genişleme tam anlamıyla paranın değerini ucuzlatır. Bu günümüzde artık ABD dolarının satın alma gücünü öncesine kıyasla çokça kaybetmiş olduğunun da bir göstergesidir.

Enflasyonun etkileri
 
Hükümetler ve merkez bankaları tarafından para ve kredi arzının devam eden genişlemesi enflasyonu oluşturmaktadır. Paranın bu kasıtlı olarak düşürülmesi kademeli olarak paranın satın alma gücünde bir kayba yol açar. Ve bilindiği üzere satın alma gücündeki kayıp zaman içinde birçok emtianın daha yüksek fiyatlara satılması sonucunu doğuruyor. Satın alma gücündeki kayıp ve hemen ardından gelen fiyat artışları enflasyonun yarattığı etkilerdir.

Altın ve ABD doları
 
Değeri düşen bir ABD doları daha fazla altın fiyatı anlamına gelmektedir. Bunun tersi de doğrudur. Altın fiyatlarıyla ABD dolarının satın alma gücü ters korelasyona sahiptirler.
Altın fiyatları 2020 yılında ons başına 2060 $ seviyesine çıktığında yüzyıl önce bir ons altının sabitlenmiş olduğu 20.67 $ miktarının tam yüz katına ulaşmıştı. Bu da ABD dolar satın alma gücünün başlangıçtaki oranına kıyasla %99 seviyesinde değerini kaybettiğini gösteriyor. Aslında enflasyon yükseldiği için altın fiyatları yukarı çıkmaz, altın fiyatlarının sadece yukarı yönlü hareketi gerçekleşmiş ABD dolar satın alma güç kaybının dengelenmesi sebebiyle yansımasıdır.
 
Enflasyon nedir?
 
Klasik ekonomilerde enflasyonun iki genel tanımı vardır: Bunlardan ilk tanımlama enflasyonu para arzında oluşan artış olarak tanımlar. İkinci tanım da enflasyonun para arzındaki artış eğer mal ve hizmetlerdeki üretim artışından büyükse oluşacağını belirtir. Neredeyse her zaman için mal ve hizmet alımı için daha fazla para ortaya koyduğunuzda genellikle hammadde, işçilik, genel gider ve sermaye maliyetleri artmaktadır, bu durum da daha yüksek tüketici fiyatlarının oluşmasına sebep olur.
 
Yükselen fiyatlar enflasyonun etkilerinin bir sonucudur, enflasyonun kendisi değildir. Duruma tersten baktığımızda yükselen fiyatlar para biriminin satın alma gücündeki düşüşü yansıtır. Enflasyonun para arzı ile yükselen fiyatların yakın ilişkisi nedeniyle, bugün için insanların çoğunluğu, enflasyondan anladıkları şeyin yükselen fiyatların kendisi olduğunu düşünüyor. Bu doğru değil. 
 
Tarihsel olarak madeni paralar standartlaştırılmış para birimlerinin kullanımı yoluyla ticareti kolaylaştırmak için yaratıldı. Başlangıçta madeni paranın değeri içerisinde barındırdığı değerli metalin miktarındaki değere eşti.
 
Görüyoruz ki para arzındaki enflasyon neredeyse 2600 yıldan bu yana, ilk madeni paraların basılmasından bu yana devam ediyor. Aşağıdaki örnekte Antik Roma’da zaman içerisinde para arzının enflasyonu, yani para biriminin değer kaybetmesini gümüş denarius ve sonrasında basılan antoninianus (yasayla iki adet denarius yerine değerinde sayılan) üzerinden aktaralım:
 
M.Ö. 211 – denarius’un ilk olarak basılması - %95 - %98 saflıkta 4.55 gram gümüş
 
M.Ö. 44 – Julius Caesar yönetiminde – %95 - %98 saflıkta 3.9 gram gümüş denarius
 
M.S. 64 – Nero yönetiminde -  %93.5 saflıkta 3.41 gram gümüş denarius
 
M.S. 148 – Antoninus Pius yönetiminde - %83.5 saflıkta 3.41 gram gümüş denarius
 
M.S. 235 – Severus Alexander yönetiminde – antoninianus (iki adet denarius) %50 saflıkta 3,41 gram gümüş
 
M.S. 238 – Pupienus yönetiminde – antoninianus (iki adet denarius) %2 saflıkta 2,6 gram gümüş
 
M.S. 274 – Aurelian yönetiminde – antoninianus - %5 saflıkta 3,41 gram gümüş
 
Orta Çağ döneminde yaygın olarak uygulanan bir yöntem de metal paranın kenarından kırpıklar koparmak ve bu kırpıkları bir araya getirerek yeni paralar basmaktı. Geri kazanılan metal genellikle para arzını artırmak için daha fazla madeni para basmak için kullanıldı.
 
Küresel ölçekte para birimlerinin artık değerli metallerin sabit ağırlıklarına ve saflıklarına bağlı olmadığı günümüzde hükümetler daha fazla madeni veya kağıt para birimi basarak veya daha kolay bir şekilde muhasebe kayıtlarını bir bilgisayara girerek para arzını kolayca şişirebilmektedir. Tarihte para arzının enflasyonu çeşitli para birimlerinin çöküşünün sık görülen bir nedeni olmuştur. Bu durum ABD’de dahi gözlemlenmektedir. Gelinen noktada ABD dolarının satın alma gücü 1933 yılından bu yana %98 oranında azalmıştır.
Müşteri Hizmetleri
0212 603 05 63